7 Ağustos 2008 Perşembe

Birleşmek Güzeldir

Yaklaşık 15-20 gündür yazdığım sevgili blogumdan taşınıyorum. Son zamanlarda internetimde oluşan arızadan dolayı pek birşey karalayamamıştım zaten, bir de işlerim yoğunlaşmaya başladı şu sıralar, pek fazla ilgi gösteremiyordum. Üstüne okullarda gelecek. O yüzden bir blogsever arkadaşımla birleşme kararı aldık, daha rahat götürmek için. Artık o blogdan yazmaya devam edeceğiz ikimiz. Benim yazılarımı o blogdan takip edebilirsiniz, eskisi kadar sık olmasa da arayı pek açmadan yazarım. Tabii bu birleştiğim blogun sahibi de yazacak, bu doğrultuda daha dolu olacak içerik.

Neyse efenim transfer olduğumuz blog şudur:

http://omerfatihkoc.blogspot.com/

Oraya da beklerim(z) sizleri, herkese teşekkürler...

5 Ağustos 2008 Salı

Marshall Strickland ve Antonio Graves

Galatasaray Cafe Crown takımı geçen yıl ULEB Cup’da –yeni adıyla Eurocup- kazandığı 4.lükten sonra bu başarısını daha da geliştirmek için geçen yıla nazaran daha iyi bir takım kurma çabasını sürdürüyor.

Daha önce Cüneyt Erden, Erdem Türetken gibi sözleşmesi biten isimlerin sözleşmesini yenilerken, diğer yandan da Chris Owens dışındaki tüm yabancılarına kapıyı gösterdi.

Charles Gaines, Robert Hite, Dee Brown, Britton Johnsen ile yollarını ayıran Galatasaray Cafe Crown yabancı transferine Panathinaikos takımından Hırvat Andrea Ziziç’i transfer ederek başladı. Bu transferin ardından da çalışmalarına sürdüren Galatasaray Dee Brown ve Robert Hite’ın gitmesiyle doğan boşlukları doldurmayı başardı.

Oyun kurucu mevkiine Dee Brown yerine son 2 sezon Alpella’da forma giyen ve yakından tanıdığımız Marshall Strickland getirildi. 2 sezonda da takımının en önemli parçalarından olan ve skorer kimliğiyle dikkat çeken Strickland’in bir sene sonra Türk statüsünde oynama şansı da olacak.

Robert Hite’ın gidişiyle oluşan boşluğa da PAU Orthez takımından Antonio Graves transfer edildi. Geçen sezon NCAA’den PAU Orthez takımına giden Graves bu takımda 20 sayı ortalaması ve %50 üçlük yüzdesi gibi oldukça iyi ortalamalar tutturdu.

Galatasaray Cafe Crown’da bu transferlerin ardından bir transferin daha yapılması bekleniyor. Ayrıca Chris Owens’ın durumu da şu an için belirsiz. Eğer 2 yabancı transferi olursa Chris Owens ile de yollar ayrılacak ve böylelikle Galatasaray Cafe Crown geçen seneki takımında bulunan yabancıları tamamı ile değiştirmiş olacak.

Galatasaray Durum Değerlendirmesi

Transfer döneminin hareketli takımı Galatasaray Yaser Yıldız, Ferdi Elmas, Harry Kewell ve Fernando Meira’nın ardından İtalyan kaleci Morgan De Sanctis ve Werder Bremen alt yapısında oynayan gurbetçi futbolcu Alparslan Erdem’i renklerine bağladı. Yaptığı transferlerle kağıt üzerinde oldukça güçlü bir takım kuran Galatasaray için işin aslı suyun görünen yüzünden biraz daha farklı.

Transfer döneminde yaptığı transferlerle geçmişteki 2000 ruhunu canlandırmak isteyen Galatasaray’da özellikle sakatlık sorunları dolayısıyla ciddi sıkıntılar mevcut. Geçen sezonki Konyaspor deplasmanında formunun zirvesindeyken talihsiz bir şekilde sakatlanan Uğur Uçar, transfer edildiği günden beri sürekli sakatlanmakla meşgul olan Cassio Lincoln, geçen yıl müthiş bir özveri gösterip Galatasaray ve Milli Takım ile birlikte hemen hemen bütün maçlarda forma giyen Servet Çetin, Ankaragücü takımından sezon ortasında transfer edilmesine rağmen takıma çok çabuk uyum sağlayıp taraftarın gönlünde taht kuran Emre Güngör, geçtiğimiz ay transfer edilen ve Galatasaray forması ile ilk maçına Levski Sofya karşısında çıkan Avustralyalı yıldız Harry Kewell ve geçen sezon transfer edilen ve 2007 Kasım ayında ciddi bir sakatlık geçirip sezonu kapatan İsveç Milli Takımı kaptanı Tobias Linderoth çeşitli sakatlıklar sebebiyle hazırlık döneminde kendilerini yeteri kadar hazırlayamadılar. 12-13 Ağustos tarihinde oynanacak Steaua Bükreş maçında forma giyip giymeyecekleri bile belirsiz, hatta çoğunun oynama ihtimali bir hayli güç.

Bu talihsiz sakatlıklar sebebiyle yaklaşık 1 aylık hazırlık döneminde Galatasaray tam kadro olarak çalışabilmiş durumda değil. Bu nedenden dolayı da oynanan hazırlık maçlarında da hem futbol bazında, hem skor bazında ciddi sıkıntılar göze çarpmakta. Hazırlık döneminde şu ana dek 6 hazırlık maçı oynayan Galatasaray’ın almış olduğu sonuçlar şu şekilde:

Galatasaray 2-0 Homberg
Galatasaray 1-1 Padernborn
Galatasaray 1-1 Levski Sofya
Galatasaray 0-0 Gent
Galatasaray 1-2 Hoffenheim
Galatasaray 0-0 1860 Münih

Tabloda görüldüğü üzere kendisinden oldukça zayıf olan rakipleri karşısında Galatasaray 6 maçta sadece 5 gol atabilmiş ve bu maçların birini kazanıp birini kaybedip geri kalan dördünden de beraberlik çıkartabilmiş. Oynanan futbolda alınan skorlarla örtüşecek düzeyde korkutucu olunca durum içinden çıkılamayacak derecede bir hal alıyor.

Tabii ki bu maçlarda Galatasaray çok önemli oyuncularından yoksundu veya henüz ilk kez A Takım tecrübesi yaşamış futbolculara sahipti fakat durum her ne olursa olsun Galatasaray’a bu futbol ve bu sonuç hele ki karşısındaki rakiplere baktığımızda hiç yakışmıyor.

Galatasaray’ın Steaua Bükreş ile oynayacağı maçlar bu sezon oynayacağı en önemli maçlar olacak belki de ve bu maç için Galatasaray’ın sadece bir haftası kaldı. İşin kötüsü bu kadar kısa süre kalmasına rağmen takımda hala büyük eksiklikler mevcut. Eğer Galatasaray büyük emekler harcayıp kurduğu bu kadronun Şampiyonlar Ligi’ne katılıp heba olmasını istemiyorsa bu kalan bir haftada eksikliklerini kapatmak için ciddi ve yoğun bir çaba sarf etmek zorunda. Eğer ki Galatasaray Steaua Bükreş engelini aşmayı beceremezse, Şampiyonlar Ligi’nden elde edeceği gelir ve prestij bir yana, Türkiye Ligi’ne de morali dibe vurmuş, tatsız tuzsuz bir takım olarak girecektir ki bu da ilerleyen zaman içerisinde Galatasaray’a ciddi bir sıkıntı oluşturacaktır.

3 Ağustos 2008 Pazar

Sorun

Herkese selamlar... 3 gündür modemimde bulunan arıza nedeniyle internete bağlanamamakta, dolayısıyla bloga da yazı girememekteyim. Şu anda başka bir bilgisayardan giriyorum. Bilginize olsun diye yazayım dedim.. Umarım sorunumu en kısa zamanda çözüp, yazılara kaldığım yerden devam ederim.. Uğraşıyorum sorunu çözmek için.. İlgi gösteren herkese teşekkürler, iyi günler..

31 Temmuz 2008 Perşembe

Galatasaray'ın Transferleri




Galatasaray yaptığı yeni transferlerle bir yandan takımın kalitesini arttırırken, diğer yandan da bayan seyircileri Ali Sami Yen Stadı'na çekmek için önemli adımlar atıyor. (!)

De Sanctis Galatasaray'da

Öncelikle hayırlı, uğurlu olsun De Sanctis. 1 yıllık kiralanmış, resmi siteden de açıklandı. Sevilla ile sözleşmesi 2009 yılında sona eriyormuş ama De Sanctis'i transfer ettikleri Udinese ile aralarında bir dava varmış. O yüzden bonservis ile satamıyorlarmış, bir dahaki senede bedavaya kaptırmamak için Galatasaray'a 550 bin euroya kiralık vermişler.Bu mantığa göre; Galatasaray'da eğer beğenirse sezon sonunda boşta kalan De Sanctis ile sözleşme yenileyecek. Yani hem Sevilla hem Galatasaray yönünden karlı bir anlaşma sayabiliriz. De Sanctis transferinden önce, dün gece bir forumda yazmıştım o yazıyı buraya kopyalayayım:

Aykut konusunda ne tam pozitif ne tam negatif düşünüyorum, ortadayım aslında.

Aykut geldiği seneden sonra dile kolay tam 4 sene bekledi Mondragon'un arkasında. Pek de fazla sesini çıkarmadı hem de. Aksine Mondragon'un tecrübelerinden faydalandı, ondan pek çok şey öğrendi. Mondragon ayrıldıktan sonra da çok umutlandı oynayacağım sıra bende artık diye. Bir anda Orkun'un gelişi ve yedek kalışı ona koydu. Ama yine forma şansını zorladı, pes etmedi yine formayı aldı ve Sivas maçı haricinde iyi maçlar çıkardı.

Şimdi gelmiş yönetim yabancı bir kaleci alacağız diyor. Bu ne demek, resmen Aykut'un kariyerinin yedek kulübesinde çürümesi demek. Bir de atıyorum 31 yaşındaki De Sanctis gelse ve 3-4 sene oynasa Aykut dayanacak 30 yaşına. Bir bakacak arkasına, 10 yıl geçirdiği bir yedek kulübesi. Bunun farkında ve bunu reddediyor. Hatta yönetime kaleci arayaşından dolayı çok kızgın olduğu medyaya bile bu tarz sivri demeçler verişinden belli. Şimdi Aykut'a hak veriyorum bu konuda. Ama karşı tarafta da yeni yapılanan, geleceğe bakmaya başlayan ve Avrupa'da büyük başarılar hayal eden bir Galatasaray var ve Avrupa tecrübesi olmayan Aykut'a da güvenmemesi çok doğal bu yönetimin. Çok iyi bir kadro var elinde Galatasaray'ın, bir de yabancı çok iyi bir forvet transferinin olacağını düşünürsek bu şahane kadronun olası bir kaleci hatasına kurban gitmemesini istiyorlar.

İki tarafa da hak veriyorum ve bu kaleci konusu hakkında da kafam çok karışık. O yüzden yönetim nasıl bir karar alırsa alsın ben destek çıkıp, arkalarında duracağım, Galatasaray taraftarı olarak.

Dediğimi de yapacağım, Galatasaray yönetimin bu kararının arkasında durarak...

Dıvayn Howard (!)

Aynen başlıktaki gibiymiş. En azından İhsan Bayülken öyle diyor. Koskoca basketbol yorumcusu adam, bizim gibi Dwight Howard diyecek hali yok, tabii ki Dıvayn Howard diyecek. Doğrusu bu (!).

ABD 114-82 Türkiye

ABD hazırlık maçlarının programını ve kadrosunu daha önce vermiştim, şuradan bakabilirsiniz.

Cuma gecesi Kanada ile başladı, Dream Team hazırlıklara. Maçtan ziyade antrenman havasındaydı 2 takımda. Nitekim ABD 55 sayı fark atarak, darmadağın etmişti Kanada’yı. Gerek ABD’nin o maçı daha çok şov maçı havasında oynamasından gerekse de Kanada’nın çok zayıf bir takım olması ve ABD karşısında ortaya birşey koyamamalarından dolayı, o maçla ilgili bir yazı geçmemiştim. Ama biraz önce biten maçı bizle oynadıkları için işler değişti. Biraz yazabiliriz bu maç hakkında.

Maç başlamadan önce kime sorsanız 30-40 sayı fark yiyip rezil bir basketbol oynayacağımız söylerdi, geçen seneki şampiyonadan kalan izlerden dolayı. Gerçekten de öyle oldu ve 32 sayı farkla mağlup olduk ama takımın gösterdiği direnç ve mücadeleden dolayı rezil olduğumuzu söylemek oyuncularımıza haksızlık olur.

İlk periyoda ABD hücumunu elimizden geldiğinci iyi durdurduk ve 31 sayıda tuttuk. İşin hücum tarafında da etkindik. Özellikle Cenk, Ömer ve Ender ile ekstra sayılar bulduk. Bunda ilk periyot ABD savunmasının salmış olması da büyük etkendi tabii. Zira ikinci periyotta savunmada boğucu, baskılı oynayan USA potasına 10 dakikada 7 sayı bırakabildik. Aynı zamanda bu boş döndüğümüz hücumların ardından koşan, tempolu oynayan Dream Team özellikle Dywane Wade ile sayılar bularak, farkı yarattı.

Üçüncü periyotta ikinci periyoda benzer şekilde oynandı. ABD yine savunmada büyük direnç gösterdi, biz de 2.periyottaki kötü şut yüzdesini bu periyoda da taşıdık. Sonucunda ilk periyot sonunda 30 sayı bulan Türkiye, 2. ve 3.periyotların toplamında sadece 29 sayı atabildi. Son periyot ABD ilk periyottaki gibi yine savunmayı saldı, yarattıkları fark sayesinde. Bizde bu boşlukları iyi değerlendirip ve daha rahat oynayarak, güzel top çevirerek, boş pozisyonlar yarattık ve bunları iyi değerlendirerek iyi skor ürettik. Maçın sonunda da tüm gayretlerimize rağmen Dream Team’den 32 sayı farkı yemekten kurtulamadık.

Takımda bugün en beğendiğim 2 oyuncuya değinmek istiyorum.. İlki Cenk Akyol. Geçen seneyi Galatasaray’da kiralık olarak geçirmişti ve beklenenin altında kalmıştı. Gözden de düşmeye başlamıştı ama bu maçta takımın açık ara en iyisiydi. İlk periyotta bıraktığı göz yaşı damlaları, efektif oyunu ve boş şutları eli titremeden göndermesi muazzamdı. Sonucunda 7/13lük iyi bir yüzdeyle, 22 sayı üretti. Türkiye’nin sahadaki en skorer ismi oldu, aynı zamanda ayakta kalan birkaç isimden de biri. Diğeri ise Kerem Tunçeri’ydi. 2007’de dökülen Türkiye’yi ve Hakan Demirel’i evinden izleyen Kerem Tunçeri bu ülkenin şu an sahip olduğu en iyi oyun kurucu olduğunu bir kez daha gösterdi. Kobe ve Kidd’den çaldığı toplar, oyun zekası, tecrübesi ile takımı yönlendirmesi ve akıl dolu paslarıyla yine takımın en göze çarpanlarından oldu. Sadece skor yönünden pek birşey üretemedi ama bunda kendine oynamaktan çok, takımı oynatmaya çalışmasının büyük payı vardı. Zira denedeği üçlük sayısının 1 olması bunun kanıtı.

Cenk ve Kerem’in dışında aldığı kısıtlı sürede Ömer Onan’ın iyi iş çıkarttığını söyleyebiliriz. Ayrıca benim daha fazla süre almasını beklediğim Sinan Güler maçın sonlarında oyuna girebildi sadece. Sinan’da beğeniyle takip ettiğim bir oyuncu, Litvanya maçında daha fazla süre alacağını umuyorum.

Güzel bir hazırlık oldu, seviyemizi görmek adına iyi bir maçtı. Takımın en önemli silahlarının Hidayet ve Mehmet –Mehmet her ne kadar Milli takımda bekleneni veremese de- olmadığı bir maçta Olimpiyat favorisine ve NBA yıldızlarına karşı gösterilen mücadele ilerisi için umut verici.

Necati Yolcu

İzmir'de doğmuş, kariyerine Altay'da başlamış, Adana'da parlamış, Galatasaray'a gelmişti. Galatasaray'da 3 sezonda 104 maçta 72 gol gibi iyi rakamlar yakalamıştı. Ama geçen sezon hazırlık kampında sürpriz bir şekilde kadroda düşünülmediği, yollanacağı açıklandı. Necati takım aradı aradı bulamadı, sonunda mecburen Ankaraspor'a kiralık gitmek zorunda kaldı. İlk devre bütün maçlarda oynayıp, yalnızca 4 gol atabildi. Daha Galatasaray'dan yollanmanın şokunu atlamamış gibiydi. 2.devrede Abdullah Avcı'nın Belediyesi'ne geldi. İstanbul'un havasından suyundan mıdır bilinmez, Necati Belediye ile çıktığı 15 maçta rakip filelere 10 gol bıraktı. Toplam sezon istatistiği de 32 maçta 14 gol. Gol kralının 17, Galatasaray'daki 3 forvetin 11 er gol attığını düşünürsek iyi rakamlar, Necati için.

Ancak yine düşünmedi Galatasaray Necati'yi. Açıkçası bu kadar forvet kıtlığı içerisinde, forvet arayışı içerisinde en azından 1 kez daha şans verilmeliydi bence kendisine. Son senesini de içine kattığımızda 136 maçta 86 gollük bir istatistiği var. Oranlamadım maç başına ne kadar düşüyor diye ama iyi bir oran olduğu kesin. Şimdi yine Anadolu'nun yolunu tutacak gibi Necati. Konyaspor başkanı transferin yakın zamanda biteceğini açıklamış. Tabii ki yine kiralık olarak..

Necati bu gidişle kariyerini kiralana kiralana bitirecek gibi.. Baksanıza yaşı 28 oldu bile...

30 Temmuz 2008 Çarşamba

Fenerbahçe 2-0 MTK Budapeşte

Maçın sadece ilk yarısını izlediğim için yorum yapamayacağım. Gerçi o izlediğimden de pek birşey anlamadım. D-Smart olmayınca internette 1 saat link aradık, o da dona dona izlendi anca. Ama Macaristan'daki maçı izleyebileceğiz. Sağolsun Ntvspor almış maçı, 1 maçlığına olsa da kurtuluyoruz D-Smart belasından.

Fenerbahçe'den en az 3 fark bekliyordum ben Kadıköy'de, 3 olmadı ama 2 oldu. Bu skorda rahat yetecektir Fenerbahçe'ye. 3.ön elemede kurada A.Madrid dışında bir kura çekerse yine zorlanmadan gruplara kalır. Yolun açık olsun Fenerbahçe...

Not: FBTV maçın 90 dakikalık tekrarını verirse ve denk gelip izleyebilirsem daha ayrıntılı yazabilirim.

Cassio Lincoln

Geçen sene oynadığı maç sayısı, yaptığı iş, attığı gol sayısı belli. Beklenen faydanın yarısını bile sağlayamadı. Sezonun yarısından fazlasında da sakattı. Feldkamp ile sürekli sorun yaşadı. Hem fiziksel, hem psikolojik anlamda çok kırılgan bir yapısı var ve bunun sıkıntısını hem kendisi hem de Galatasaray çekti, çekiyor. Sezon bitince ekledi; "Galatasaray'a seneye çok faydalı olacağım."

Bu lafların ardından pek geçmeden yine Lincoln krizi yaşandı. Kampa yaklaşık 1 hafta geç katıldı. Basında buldu malzemeyi yüklendi tabii ki Lincoln'e, dolayısıyla Galatasaray'a.. Allah'tan takımın başında Skibbe vardı da çıkıp sivri açıklamlar yapmadı, aksine Lincoln'ü korumaya çalışıp, bu olumsuz havayı takımın üzerinden dağıtmaya çalıştı. Şu durumda Feldkamp olsa büyük olasılıkla Galatasaray birbirine girmişti.. Bu son kampa geç katılma olayından sonra da para cezasına çarptırılacağı söylenmişti. Ancak üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra bir yaptırım uygulanmayınca herhade unutuldu demiştim ama bugün cezası açıklandı, 100 bin euro..

Bu herhalde rekor bir para cezası olmalı. Ancak Lincoln'ün senede kazandığı parayı göz önüne alırsak -2.5 milyon euro- onun için pek sorun olacağını zannetmiyorum, maddi konudan. Umarım Lincoln bu son yaşadıklarından ders almıştır diyeceğim ama hiç sanmıyorum..

Spor Ziyafeti


Euro 2008 ve Wimbledon'un bitişinden ardından büyük bir boşluk oluştu, biz sporseverlerin günlerinde. Temmuz ayı boyunca transfer haberleri için nöbetler tuttuk, heyecanlandık ama doğru dürüst ne bir futbol ne bir basketbol maçı izleyebildik. Şükürler olsun ki Şampiyonlar Ligi ön elemeleri dayandı kapıya.. Bundan sonra 3.ön elemeler, olimpiyatlar, lig başlangıcı derken yine yoğun bir maraton olacak zaten.
İşte bu bir aylık boşluktan sonra Ntvspor önümüzdeki 2 haftalık süreç için mükemmel bir program hazırlamış. Bu akşam Villareal-Liverpool hazırlık maçı, yarın Türkiye-ABD hazırlık maçı, 1 Ağustos ABD-Litvanya hazırlık maçı, 2 Ağustos Litvanya-Türkiye hazırlık maçı ve Hamburg, Real Madrid, Juventus, Arsenal'in katıldığı Emirates Cup'dan 2 maç, 3 Ağustos ABD-Rusya hazırlık maçı, Emirates Cup'dan 2 maç, 5 Ağustos ABD-Avusturalya hazırlık maçı ve Valeranga-Liverpool hazırlık maçı, 6 Ağustos MTK-Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi maçı, 8 Ağustos Santa Fe-Real Madrid hazırlık maçı, 9 Ağustos City-Milan hazırlık maçı, 10 Ağustos Türkiye-Sırbistan hazırlık maçı ve 17 Ağustos Milan-Juventus Berlusconi Cup maçı.
Maçların saatleri için; http://www.ntvspor.net/pages/5144.asp
Yazarken bile baya bir zamanımı aldı. 17 Ağustos'taki Milan-Juventus maçını çıkarırsak 12 günde tam 15 üst düzey maçı canlı yayınlayacak, NTVSPOR. Bu futbol, basketbol kıtlığı yaşadığımız dönemde ilaç gibi gelecek. Ayrıca bu gece 23.30 da Kanaltürk'ten Juventus, Milan, Inter'in katıldığı ve maçların 45 er dakikadan oynandığı Trefeo TIM Cup'un tekrarını izleyebilirsiniz. Dün oynandı turnuva ama canlı yayınlanmadı. Ben de sonucunu öğreneceğim her yerden kaçmaya çalıştım, bu akşam izleyip birşeyler yazarım o turnuva hakkında da.

29 Temmuz 2008 Salı

Trabzonspor 2008-2009 Sezonu Formaları




Ali Sami Yen

Kulübümüzün kurucusu, ilk başkanı ve ilk sporcularından olan Ali Sami Yen'i, ölümünün 57. yıldönümünde saygıyla anıyoruz.

galatasaray.org

Solomon Raptors'da

Cappie Pondexter bayan basketbol takımı için ne ifade ediyorsa aynısı erkek basketbol takımında Solomon için de geçerliydi. Fenerbahçe ile Ülker'in birleştiği yılda Fenerbahçe Ülker ile birleşmişti, Solomon. Bu takımda da 2 senede kazanılan 2 şampiyonluğun en büyük mimarıydı. Sadece Türkiye Ligi'nde değil Avrupa arenasında da sırtlıyordu Solomon Fenerbahçe'yi. Euroleague'de bu sene oynanan çeyrek finalinin de en büyük mimarı aynı Türkiye Ligi şampiyonluklarında olduğu gibi oydu.

Ama çok çabuk sinirlenen yapısı, bazen oyundan kopabilmesi, disiplinsiz tavırları nedeniyle Fenerbahçe yönetimi ve Tanjevic'le arası pek iyi değildi. Geçtiğimiz play-offların başlangıcında da çeyrek finaldeki Antalya maçlarının dördünde de oynamamıştı, Amerika'da olduğu sebebiyle. Amerika'ya giderken anneannem vefat etti diyerek gitmişti, oraya gittikten sonra da babaannesinin öldüğünü haber verip gecikeceğini Fenerbahçe yönetimine bildirmişti. Türkiye'ye bir hayli geç kalmasından sonra Fenerbahçe yönetiminden birisi de Solomon'un 3 defa babaannesi öldü diyerek, Solomon'a inanmadıklarını dile getiriyordu adeta. Fenerbahçe Ülker ile Solomon'un arasındaki iplerin kopacağına işaretti bunların hepsi, öyle de oldu. Solomon geldiği yere geri döndü. NBA'ye...

2001 yılında Grizzlies'de 1 yıl oynadı, Willie. NBA'de tutunamayıp, Avrupa'ya geçiş yaptı. Sırasıyla Aris, Jerusalem, Efes Pilsen, Maccabi ve Fenerbahçe Ülker formaları giydi. Bu 6 yıl süren Avrupa macerasında da birçok başarıya imza attı. 1 Challenge Cup şampiyonluğu, 1 ULEB Cup şampiyonluğu, Efes Pilsen ile 1 Türkiye Ligi şampiyonluğu, Maccabi ile İsrail şampiyonluğu ve İsrail Kupası, Fenerbahçe Ülker ile 2 Türkiye Ligi şampiyonluğu. Ve bu 6 senenin hepsinde de mutlaka en az 1 kupa kaldırarak başardı bunları. Avrupa macerasını sürdürürken Solomon, bir yandan NBA Yaz Ligi'nde şansını denemeye devam ediyordu..

Solomon şimdi 31 yaşında ve sonunda istediği NBA'ye geri dönme şansı buldu. Toronto Raptors ile 1 yıllık sözleşme imzaladı. Jose Calderon'u yedekleyecek Raptors'da, Solomon. Biliyorsunuz, geçen sene TJ Ford'un takımda olması nedeniyle Calderon'un aldığı süre epey bölünüyordu. Calderon'da rest çekmişti yönetime, ilk 5 beş başlayacağım bir takıma gitmek istiyorum diye. Raptors yönetimi de TJ Ford'dan vazgeçmişti, bu sözlerin ardından. Belki TJ Ford engeli kalktı Calderon'un önünden ama Solomon çıktı şimdi karşısına. Solomon kolay pes etmez, hele bu kadar istediği NBA'ye döndükten sonra mücadele edecektir formayı kapmak için.

Solomon'un Toronto'da iyi süreler alabileceğini düşünüyorum, Calderon çok istikrarlı bir sezon geçirmezse eğer. Ve tabii ki üçe bir fast break pozisyonlarında üçlük denemekten vazgeçerse...

Sarah Brandner

2008 Avrupa Şampiyonası'ndan Almanya'nın bir maçı.. Sarah Brandner, sevgilisi Schweinsteiger'i izlemek için tribünde...

Seimone Augustus

Bayan basketbolunda 2000 li yıllardan sonra tüm kupalara ambargo koymaya başlayan Fenerbahçe'ye geçen yıl, 90 lı yılların efsanesi Galatasaray karşı koymuştu. Fenerbahçe geçen yıl son senelerde olanın aksine zorlanarak, Galatasaray'ı finalde 3-2 ile geçerek şampiyonluğa ulaşmıştı.

Uzun süreden sonra geçen sezonda bayan basketbolunu da yatırım yapmaya başlayan Galatasaray, bu sene bu branştaki girişimlerini iyice arttırmış durumda. Geçen yılın Galatasaray adına en önemli oyuncularından Işıl Alben, Esra Şencebe, Vickie Johnson (takım kaptanı) ile sözleşme yenilendi. Giden tek yabancı olan Petra Ujhelyi yerine, Milli Takım'da oynayan Yasemin Horasan getirildi. Geçen yıl Mersin Belediyesi'nde çok iyi bir sezon geçirmiş olan Tuğba Palazoğlu'da kadroya katıldı. Bunların yanına geleceği parlak olarak gösterilen Kübra Siyahdemir ve Bahar Çağlar'da takviye edildi. Bu yapılan transferlerin dışında durumu istisna olan bir de Sophia Young var. Aynı yıl içinde normal sezonda Galatasaray ile, yaz sezonunda da WNBA'da mücadele etti Sophia. Şu sıralarda da devam etmekte olan WNBA Ligi'nde forma giyiyor. Bu tempodan yorgun düştüğünü belirtip, takıma Ocak ayında katılabileceğini bildirmiş. İzin istemiş yani. Galatasaray yönetimide tahminimce geçen sezon verdiği katkıları unutmayarak bu isteğini geri çevirmedi.

Bütün geleni, gideni yazdık. Şimdi en önemlisi kaldı geriye.. WNBA'den getirilen 2 oyuncu. İlki Taj McWilliams. Yaşı Vickie Johnson gibi 39. 4 ve 5 numaralı pozisyonlarda oynayabiliyor. 6 defa WNBA All-Star kadrosuna girmiş. Yaşı çok fazla büyük olsa da WNBA'de tam bir efsane. Petra Ujhelyi'nin gidişini aratmayacak görünümü veren kariyer sahibi bir oyuncu. Ve asıl bomba. Seimone Augustus...

Tekrar Fenerbahçe'ye dönelim, biraz Pondexter'den bahsedip, Augustus'a bağlayalım. Pondexter geçtiğimiz 2 yılda Fenerbahçe'yi tek başına sırtlayıp, insanüstü maçlar çıkarıp, Fenerbahçe'nin bütün kupaları süpürmesinde açık ara en büyük pay sahibi. Bu sene elinden kaçırdı Fenerbahçe 'kurtar bizi baba' dediği yeteneği. Fenerbahçe Pondexter ile yolları ayırırken, Galatasaray Pondexter seviyesindeki, WNBA'in süperstar oyuncusu Seimone Augustus'u kadrosuna kattı. Pondexter'in Fenerbahçe'den ayrılışı, Augustus'un Galatasaray'a gelişiyle de Galatasaray büyük bir avantaj elde etti.

2006 senesinde WNBA Draftı'na girmiş, Augustus. 1.sıradan seçilmiş, Pondexter ile birlikte girdiği draftta. İlk senesinde 21.9 sayı, 3.8 ribaunt ve 1.5 asist ortalamaları tutturdu ve yılın çaylağı ödülünü almayı başardı. İkinci senesinde de 22.6 sayı, 4 ribaunt ve 2.3 asistlik ortamalarla oynadı. Bu sene de 19 sayı, 3.9 ribaunt ve 3.2 asistlik ortalamarlar oynuyor, devam eden ligde, liginde en değerli oyuncularından biri olarak gösteriliyor.

Galatasaray geçen sene atılım yaptığı bayan basketbolunda, 3 kupaya da talip bu sezon, bu kupalarında en büyük adaylarından biri olarak gözüküyor, kadroya yaptığı bu eklentilerle. Geçen yıl bütün sezon pota altını tek başına götürüyordu Petra. Bu sene Yasemin ve Taj McWilliams gibi 2 önemli güç bulunduruyor elinin altında Galatasaray. Yine geçen sene guardlık pozisyonunu tek başlarına götüren Esra Şencebe ve Işıl Alben'e yardımcı olarak Tuğba Palazoğlu var. Geleceği çok parlak gösterilen ve ileride çok önemli bir oyuncu olması beklenen Bahar Çağlar var. Süperstar Seimone Augustus var. Var oğlu var anlayacağınız.. Bunlara karşılık son şampiyon Fenerbahçe sessiz, daha cevap vermediler bu transferlere. Şu durumda Galatasaray, mevcut kadroyu koruyup yaptığı eklentilerle, Pondexter'ı bırakan Fenerbahçe'den birkaç adım daha önde. Ama dediğim gibi son durum bu. Zira ben Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ın yaptığı önemli transferlere yine aynı kalitede transferlerle cevap vereceğini düşünüyorum. Bu bağlamda transfer dönemi bittikten sonra, yapılan transferler kesinliştikten sonra, kadrolar tamamen belli olduktan sonra güç dengeleri bakımından daha sağlıklı bir karşılaştırma yapabiliriz...

28 Temmuz 2008 Pazartesi

Edgar Davids

Kocaelispor Başkanı Serhan Gürkan, Hollandalı Edgar Davids ile prensip anlaşmasına vardıklarını, bu oyuncunun cuma gününe kadar Kocaeli'ye geleceğini ve %99 ihtimalle sözleşme imzalayacaklarını açıkladı. Radyospor'a konuşan Gürkan, Hollandalı tecrübeli ortasaha oyuncusu Davids ile anlaştıklarını açıkladı. Davids'in %99 Kocaelispor formasını giyeceğini söyleyen Gürkan, bir diğer Hollandalı oyuncu Kluivert ile Beşiktaş'ta gözden çıkarılan İbrahim Üzülmez'in ise gündemlerinde olmadığını söyledi.

Haberi gördükten sonra hemen baktım kaç yaşındaymış bu, bırakmadı mı hala diye..35 yaşındaymış, o kadar yaşlı sayılmaz. 1 veya 2 sene oynar. Zaten ondan beklenen mükemmel bir futbol olmayacak. Orta sahayı tek başına toplamasını beklemeyecek kimse. Lige renk getirecek bir isim. Hem de çok çok büyük bir renk. Ligin reklamını yapacak bir oyuncu. Ne olursa olsun gelmesini isterim Davids'in. Sahada duruşu yeter. Kendine has stili, karizması, süratı... Kral topçuydu be! Bu transfer olursa -ki olacak gibi gözüküyor, başkan çıkıp %99 demişse bu iş bitti derim ben- Kocaelispor'u da alkışlamak lazım. Davids gibi Dünya çapında kulüplerde forma giymiş, kariyeri çok üst düzeyde olan bir adamı Türkiye'ye getirmek kolay değil..

Muntari-Keane

Uzun süredir Muntari ile ilgilendiği bilinen Inter, Ganalı oyuncuyu kadrosuna katmış. Yapılan açıklamada Inter'in oyuncunun kulübüne ödediği bonservis bedeli açıklanmamış. Sözleşmesi 4 yıllıkmış. Ben severim Muntari'yi. Özellikle uzun şutlar ve frikiklerden attığı goller bolca mevcuttur. Aynı zamanda topa en sert vuran oyunculardan biridir, Dünya üzerinde. Geçen sene Udinese'den Premier Lig'e gitmişti. Yine Seri A'ya geri dönüyor, Muntari. İtalya'nın Muntari'nin futbol tarzına uygun bir lig olduğunu düşünüyorum. Başarılı olmasını bekliyorum Inter'de..

Muntari'nin haricinde henüz kesinlik kazanmamış olsa da Robbie Keane'in Liverpool'a gitmesi söz konusu. Keane-Liverpool flörtü de aynı Muntari-Inter flörtü gibi uzunca bir süredir konuşuluyor. Özellikle Peter Crouch'un Porstmouth'a gidişinden sonra Liverpool'un forvet transferi kesinleşmişti. Son çıkan haberlerde transferin bitmek üzere olduğu yazılıyor. Tottenham Liverpool'dan talep ettiği bonservis ücreti 28 milyon euro idi. 23 milyon euroya ikna etmişler Tottenham'ı. Keane'da haftada 80 bin pound kazanacakmış. Keane'in gitmesi halinde, Tottenham'dan Arshavin bombası bekliyorum ben...

Lanet Olsun Hepinize...

Yazıklar olsun... Allah hepinizin belanızı versin... İnsanlıktan nasibinini almamışlar... Şeref yoksunları... Birşey yapamıyoruz ki, ancak böyle bela okuyabiliyoruz. Ama bunlara dur diyemiyoruz.. Ölenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı dilerim..

Off off...

Turuncu Bursa

Fotoğraf Bursaspor'un hazırlık döneminde oynadığı maçlardan birinden. Resimde dikkat çekici olan tabii ki formanın rengi. Senelerdir yeşil-beyaz giyen, Yeşil Bursa olarak bilinen şehrin takımına turuncu forma yakışmamış mı ne? Hele alttaki yeşil şortla, turuncu formanın uyumu daha doğrusu uyumsuzluğu felaket. Bu rezil formanın ardından gittim araştırdım, bu sene Bursaspor'un bu formasını kim bu kadar düşünmüş diye (!). Formayı yapan Kappa'ymış. Selamlarımızı ve sevgilerimizi gönderiyoruz o zaman kendilerine.. Aynı şekilde Kappa'ya forma yaptıran Bursaspor kulübü yöneticilerine de...

Ne uA, Ne GFB, Ne Çarşı...


Wilfred Bouma

Intertoto Kupası 3.tur rövanş maçı. Aston Villa-Odense. İlk maç Danimarka'da 2-2. İkinci maçı Aston Villa 1-0 kazanıyor ve turu geçiyor. Burası hiç önemli değil. Önemli olan yukarıdaki resimdeki Wilfred Bouma'nın ayağının durumu. 15.dakikada girdiği ikili mücadelede sağ ayak bileği dönmüş, resimde gözüktüğü gibi. Hürriyet haberinde Premier Lig'in ilk maçına yetişmesi zor diye yazmış ama bana kalırsa sakatlığı daha ciddi boyutta.

Geçmiş olsun Bouma...

27 Temmuz 2008 Pazar

Metallica Konseri


Not: Fotoğraf TribünDergi forumlarındaki Zagor'dan alınmıştır.

Transfer Analizleri #2

İlk yazıda daha çok Fenerbahçe'ye değindik. Fenerbahçe'nin orta sahadaki ihtiyacını, eğer gelirse Xabi Alonso'nun yapabilecekleri, Fenerbahçe'nin orta saha yapısı, yedek kaleci sorunsalı vs. vs.. Bu yazıda da ilk yazının başlangıcında yer verdiğimiz Galatasaray'dan bahsedeceğiz.

Önceki yazımda Galatasaray'ın ihtiyaçlar için forvet ve kaleci demiştim fakat medyada ve internet sitelerinde sağ bek transferi ile ilgili bir haber geçmediğinden unuttum herhalde sağ beki, ona da değineceğiz.

Transfere ihtiyaç olan bölgeleri önceliklerine göre sıralayalım. Sağ bek, forvet, kaleci.

Uğur Uçar'ın sakatlığı yaklaşık 2 ay sürecek. Sabri sağ bek adamı değil. Sabri çok hızlı, iyi dribbling yapabilen, adam geçebilen, kademesi zayıf, kolay çalım yiyen, geriye çabuk dönemeyen, formda olmadığı takdirde saç baş yolduran -ki çoğu zamanda formda olmaz ve saç baş yoldurur- bir oyuncudur. Bunları hep derim, zaten. Bunları hepimiz biliyoruz, sık sık tekrar ediyoruz. Elbet Galatasaray'da farkındadır bu sağ bek ihtiyacının. Ben Adnan kardeşelerin ve Haldun Üstünel'in sağ bek transferi konusunda çalıştıklarına inanıyorum, ya da en azından inanmak istiyorum. Çünkü Sabri ile yola çıkacak hele ki Şampiyonlar Ligi'nde mücadele edecek bir takım düşünemiyorum.

Ondan sonraki ihtiyaç forvet. Nonda'da, Ümit Karan'da Galatasaray'ı ligde götürebilecek futbolcular. Bunlara bu sene Yaser'i de ekleyebiliriz. Ama Avrupa'da başarılı olmak için golcü bir forvet şart. Geçen sene bunun sıkıntısı çok çekildi. Hatırlayın bir İsviçre'deki Sion maçını, hatırlayın bir Bordeaux maçını, hatırlayın bir Helsingborg maçını, hatırlayın bir İstanbul'daki Leverkusen maçını... Galatasaray, geçen yıl Avrupa'da çıktığı maçların yarısında sadece forvetlerin akla hayale sığmaz kaçırdıkları goller nedeniyle yenildi, bana göre. Açıkçası bu da bana koyuyor, bir Galatasaray taraftarı olarak. O yüzden bitirici bir forvet şart.

Ümit ve Nonda gol atma dışında da yetenekleri olan futbolcular, o özelliklerinden elbet faydalanılacak. Ancak 4-2-3-1 sistemindeki 3 lüde Arda, Lincoln, Kewell, Şaş, Aydın gibi çok yaratıcı isimler olduğu için, bunları tamamlayıcı bir forvet gerekir. Crespo, Oliveira, Suazo'dan birinin gelmesini çok istiyorum ve gelmesini umuyorum.

Kalede de geçen yıl gerek Aykut, gerek Orkun aynı forvetler gibi sıkıntı yaşattı Galatasaray'a, Avrupa'da. Aykut için Helsingborg, Orkun için Leverkusen maçları örneklerini verebiliriz. Ayrıca ligin son haftalarında tam Aykut bu takımın kalesini taşır diyecektim ki Sivas maçındaki oyunu beni ciddi şüpheye düşürdü. Bu kadar sağlam bir kadronun yeteneksiz olmalarından dolayı değil, sadece Avrupa tecrübesi olmamalarından dolayı sıkıntı yaratabilecek kaleci mevkiinden harcanmasını istemem. O yüzden bu bölgeye de 33 yaşına gelmiş, ulusal arenada birçok maça çıkmış Sorensen ilaç olacaktır, kanımca.

Galatasaray yönetiminin bu sene transferdeki başarısı, çalışması ortada. Bu dediklerimin yapılabilme ihtimali var. En azından şu ana kadar gelen isimler bunu gösteriyor. Arkamıza yaslanıp bekleyeceğiz ve sonucu göreceğiz...

Four Four Two

Türkiye'de nadir olarak çıkan futbol dergilerinden en iyilerinden belki de en iyisi Four Four Two.. Ama biraz önce okuduğum haberle hayal kırıklığına uğradım. Four Four Two ekibinden genel yayın yönetmeni Banu Yelkovan’ın istifasının hemen ardından yardımcısı Ozan Şişli ve editörler Yakir Mizrahi, Onur Erdem ve Hakan Kılıç da istifalarını sorun yaşadıkları Ömer Erdem’e vermişler. Böylece daha önce işten çıkan Mert Aydın ve askere giden Coşkun Çelik’in ardından Four Four Two büyük kan kaybetmiş oldu. Bundan sonra da bir şekilde devam edecektir Four Four Two, ama eski tadı tuzu hiç bir zaman olmayacaktır. Toparlamaları bile zor görünüyor bu durumu.. Öte yandan dergiden çıkan isimler büyük olasılıkla bir süre sonra yeni bir proje ile karşımıza çıkacaklardır. Tam da doğru düzgün bir futbol dergisi geldi demişken olacak iş değil hakikaten...

Fatih Solak ve Tanjevic

Fatih Solak senelerdir beklenen seviye atlamayı, yükselişi yapamamış bir oyuncu. Bir türlü istenen seviyeye gelemedi. Özellikle oyunun hücum yönünde kendisini geliştiremedi. Tabii meşhur bloklarını da unutmamak gerek.. Geçen seneyi de Galatasaray'da geçirdi. Çoğu maçta oyuna bile girme fırsatı yakalayamadı, oynadığı maçlarda da kendini yeteri derecede gösteremedi.. Anlayacağınız çok kötü bir sezon geçirdi. Önünde Hüseyin gibi pivotluk konusunda master yapmış oyuncudan da kendine birşey katamadı. Sezon sonunda da lige yeni yükselen Aliağa Belediyesi'ne transfer oldu.

Eveet.. Yazının asıl kilit noktasına gelelim. Fatih Solak'ın 2009 Avrupa Şampiyonası Elemeleri kadrosuna çağrılması, Ömer Aşık'ın sakatlanması üzerine.. Tanjevic'in yine muhteşem dehasını göstermesi bizlere.. Fatih Solak'ın yanında, onunla aynı takımda Hüseyin gibi Fatih'ten 3-4 gömlek bir üstün oyuncu varken Fatih'i çağırmak nedir? Bunun bir açıklaması var mıdır? Yok. Bunun bir izahı yok. Tanjevic'in takıntılı olduğu oyuncular var. Bunlardan biri de Hüseyin. Hatırlarsınız geçen sene Ayhan Şahenk'de oynanan Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde Hüseyin olağanüstü bir oyun oynayıp maçı Galatasaray'a kazandırmıştı. O maçta attığı 3.üçlüğün ardından Tanjevic'e doğru haykırarak ve sevinç gösterileri yaparak beni nasıl kadroya almazsın sen, al sana Hüseyin demişti..

Yapacağımız birşey yok. Sadece kızıyoruz. Sürekli kızıyoruz... Bekleyeceğiz. 2010 masalını bekleyeceğiz. Orada da yaşanacak olası bir fiyaskodan sonra da büyük bir ihtimalle bu kabus sona erecek.. Peki ya sona ermezse? Türkiye'nin en iyi jenerasyonlarından biri Tanjevic gibi modası geçmiş bir koçun elinde patlayacak...

Transfer Analizleri #1

Fenerbahçe'de Galatasaray'da transfer dönemini hareketli geçiren 2 kulüp. Fenerbahçe Eski Galatasaraylı Emre Belözoğlu'nu Avrupa Şampiyonası öncesi kadrosuna kattı. Avrupa Şampiyonası devam ederken Luis Aragones'in Zico'nun yerine teknik direktörlük görevine getirildiği açıklandı. Turnuva bittikten kısa bir süre sonra da Daniel Guiza ile anlaştıklarını duyurdular. Galatasaray için geçen seneye kadar pek iç açıcı geçmeyen transfer dönemi bu sene en az Fenerbahçe kadar hareketli geçti. Önce Galatasaray'ı UEFA'dan eleyen Bayer Leverkusen'in teknik direktörü Michael Skibbe, sonra dünyaca ünlü yıldız Harry Kewell ve son olarak da Portekiz Milli Takımının ve Stuttgart değişmez oyuncusu Fernando Meira transfer edildi.

Yukarıdaki isimlere baktığımızda hepsi birbirinden ünlü, tanınmış isimler. Ama bu isimler ne Galatasaray'a ne Fenerbahçe'ye yetmiş olacak ki iki kulüpte aynı tempoda transfer çalışmalarını sürdürüyorlar. Fenerbahçe'nin yöneldiği mevkii orta sahanın ortası ve kaleci.. Galatasaray'ın ise forvet hattı ve kaleci. Fenerbahçe'den başlayalım.

Fenerbahçe için ismi geçen oyuncuların başında da Xabi Alonso geliyor. Aurelio'nun gidişinden sonra büyük bir boşluk oluşan orta sahadaki eksikliği kapatmak için transferi düşünülüyor. Peki Xabi Alonso, Mehmet Aurelio'nun üstleneceği görevi tam anlamıyla yerine getirebilecek bir oyuncu mu? Mehmet Aurelio herşeyi ile tam bir defansif orta saha oyuncusuydu. Sürekli defansa yakın oynayan, çok iyi top çalan, az hücuma çıkan, zor top kaptıran bir oyuncuydu. Xabi Alonso bunun aksine daha çok bir orta saha oyuncusu görünümü veriyor. Yani Xabi Alonso defansa yakın oynamaz, çok iyi top çalma yeteneği yoktur, hücumu daha çok düşünen bir yapısı vardır Aurelio'ya göre. En önemlisi de mükemmel pas yapan bir oyuncudur. Bu konuda Avrupa'da en iyilerdendir. Çok çok beğendiğim bir oyuncu ve alınırsa muhakak ki faydası olacaktır takıma, ama Aurelio'dan doğan boşluğu kapatmak için ideal bir isim gözükmüyor. Orada şu an oynayabilecek isimler belli. Selçuk ve Maldonado. Ola ki Xabi gelirse ve Fenerbahçe çift forvet oynarsa; Kazım, Xabi, Alex, Uğur orta sahası çok sıkıntı yaşar defansif anlamda. Eğer 5 li orta saha olursa; Kazım, Maldonado veya Selçuk, Xabi, Alex, Uğur 5 lisi oluşturulur. Xabi ve Guiza bu sistemde aynı anda sahada olacağı için Maldonado zaten iptal oluyor ve orası Selçuk'a kalıyor. Ama unuttuğumuz bir isim var. Emre Belözoğlu...

Xabi Alonso son haberlere bakılırsa gelecek gibi, ama bu transferle birlikte Emre'nin nerede kullanılacağı soru işareti. Eğer Emre, Xabi, Alex 3lüsü oluşturulursa yine defansif anlamda bir sıkıntı çekilir, özellikle Şampiyonlar Ligi'nde. Durum böyle. Xabi gelirse, ondan sonrası Aragones'in bileceği iş. Kendi kafasında bu sorunların çözümünü üretecek, üretmek zorunda. Nasıl, ne şekilde yapar bilinmez onu lig başladıktan sonra göreceğiz.

Fenerbahçe'nin kaleci sorununa da birkaç cümleyle değinelim. Serdar'ın Kocaelispor'a gidişinden sonra Fenerbahçe'nin kalesinde şu anki isimler Volkan Demirel ve Volkan Babacan. Volkan Demirel ilk 11 oynayacak bu yana bir sıkıntı yok. Ama yedek kaleci Volkan Babacan çok çok tecrübesiz. Oldu ki bir Avrupa maçında Volkan yine sorumsuzca bir kırmızı kart gördü, o zaman ne yapacak Fenerbahçe? Arkasında Serdar gibi bir kaleci olmayacak bu sefer... O yüzden yedek bir kaleci lazım Fenerbahçe'ye ve bana göre bu isim Oftaş yeni ismiyle Hacettepe'nin kalecisi Recep Biler olmalı.

Bir sonraki yazıda Galatasaray'ın forvet ve kaleci sorunsalına değineceğiz. O zamana kadar futbolla kalın...

Berbatov Olmadı

Premier Lig'deki en iyi forvetlerden biri olduğu tartışılmaz. Tüm büyük Avrupa kulüplerinde oynayacak bir oyuncudur bana göre. Zaten Manchester United patronu Alex Ferguson'da Berbatov ile ilgilendiklerini, almak için çok büyük çaba sarf ettiklerini açıklamıştı. Tam da Manchester'ın ihtiyacı olan bir oyuncuydu ama bu transfer maalesef yattı. Ferguson açıklama yapmış. Yüksek maliyeti yüzünden transferin zora girdiğini belirtmiş.

Ancak mevcut durumdaki Manchester'ın forvet hattını göz önüne alırsak bir forvet daha almaları gerekiyor. Ferguson'un açıklamalarına göre de forvet transferi için çalışmalar devam ediyor. Bakalım sıradaki dedikodular hangi dünyaca ünlü forvet için çıkacak?

Rusya Ligi

LigTV'nin Rusya Ligi'nin yayın haklarını almasıyla, bir de şu aralar seyredilecek pek birşey olmadığından, arada bir seyrediyorum Rus Ligi maçlarını. Fena maçlar olmuyor. Savunmalar dağınık ve hep bol gollü maçlar oluyor. Teknik kapasitesi yüksek, yetenekli oyuncuları mevcut. Rusya Milli Takımı'ndan tanıdığımız birçok isim de Rus Ligi'nde oynuyor zaten. Şahsen sıkı şekilde olmasa da takip etmeye çalışacağım bundan sonra Rus Ligi'ni de.

Ayrıca aklıma gelmişken söyleyeyim. Four Four Two'nun Temmuz sayısında Rusya Ligi ile ilgili çok güzel bir yazı var. Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. Özellikle, benim gibi yeni takip etmeye başlayanlar için, son derece faydalı bilgiler var.

26 Temmuz 2008 Cumartesi

Sivas'tan Veda

Sivasspor'un kendi sahasında 2-0 kaybettiği maçtan sonra uzun bir yazı yazmıştım ve turun mucizelere kaldığını belirtmiştim. O maçtan 6 gün sonra Sivasspor ve Braga Portekiz'de karşı karşıya geldi. 2-0 lık mağlubiyetten sonra Türk Televizyon Kanalları'da benim gibi turdan ümidini kesmiş olacak ki maçı canlı yayınlayan kanal olmadı.

Maç beklendiği gibi Braga'nın galibiyetiyle bitti. Hem de net bir skor almış Braga. 3-0 kazanmış. İzleyemedik maçı ama Mehmet Yıldız'ın cezası da etkilemiş olmalı Sivas'ı. En azından bu kadar ağır bir yenilgi almazlardı herhalde..

Neyse ne.. Sivasspor'un bu sene ilk kez yer aldığı Avrupa macerası kısa sürdü. Önce Karadağ ekibi binbir güçlükle aşıldı, sonrasında güçlü Portekiz takımı Braga karşısında toplamda 5-0 lık bir mağlubiyetle Intertoto'ya veda edildi.. Asıl önemli olan devamlılığı, sürekliliği sağlamaktır. Bu bakımdan Braga'ya kaybedilen tur pek de önemli sayılmaz. Bu turu geçse öbür turda elenecekti Sivasspor. Asıl sorumuz şu olmalı. Sivasspor bir daha Avrupa arenasına çıkma fırsatı bulabilir mi? Bu durumda zor...

Yine Galatasaray

Biliyorsunuz, Bursaspor son 3 senede 2 defa Galatasaray ile sezon açılışı maçı oynadı. Bu kez Bursaspor'un sezon açılışına Palermo veya Fiorentina'nın geleceği söylendi ama Bursaspor başkanı İbrahim Yazıcı yaptığı açıklamada sezon açılışını yine Galatasaray ile yapacaklarını bildirdi. Böylelikle son 4 senede 3.kez Galatasaray ile Bursaspor sezon açılışı maçında karşılaşmış olacak. Başlıkta "Yine Galatasaray" gibi bir ifade kullandım, ama bu durumdan şikayetçi olduğum pek söylenemez. Bursa'da yaşayan bir Galatasaraylı olarak, takımımı izlemek için güzel bir fırsat olacak bu maç. Gerçi geçtiğimiz senelerdeki 2 sezon açılışı maçını da Bursaspor kazanmıştı ama... Bu arada unutmuşum sonda söyleyeyim. Maç 7 Ağustos tarihinde oynanacak.

Lionel Messi

Olimpiyatlar dolayısıyla kulüpler ve Milli Takımlar arasında bazı gerginlikler yaşanıyor. Bu yaşanan gerginliklerden en önemlisi tabii ki Lionel Messi'nin Arjantin meselesi. Genç futbolcu Olimpiyatlar'da Arjantin kadrosunda bulunuyordu. Ancak Barcelona futbolcusunun gitmesine izin vermedi. Bunun üzerine FIFA Başkanı Blatter ve Arjantin Federasyonu Barcelona'nın Messi'yi bırakması için görüşmelerde bulundu. Barcelona bunlara yanaşmadı ve futbolcusunu yollamamakta ısrarcı davrandı. Son durumda Messi'nin Barcelona ile kampa katılması üzerine Arjantin'in ve Dünya futbolunun efsanevi ismi Diego Armando Maradona Messi'yi karaktersizlikle suçladı. Pek de haksız sayılmaz üstad bu konuda. Messi bu kargaşalar sırasında sesini bile çıkarmadı, öbür yandan Bremenli Diego kulübünün izin vermemesine rağmen kaçarken...

50 Yaşında Basketbolcu

WNBA takımlarından Detroit Shock, 50 yaşındaki Nancy Liebermann ile 1 haftalık kontrat imzaladı ve bir ilke imza attı. Evet, daha önce bunun çok örnekleri var. Basketbolu bırakıp, böyle kontrat yapanlar çok fazla ama bu ablamız 50 yaşında olunca durum da oldukça ilginç bir hal alıyor. Dün gece yeni takımıyla (!) ilk maçına çıkmış ve 9 dakikada 2 asist, 2 top kaybı ile oynamış. Nancy Liebermann'ın basketbolu bıraktıktan sonra yaptığı asıl işse ESPN'de yorumculuk.

Sinan Engin

Arkadaş, Allah aşkına bir sus yahu. Lütfen bir sus. Yeter artık. Beşiktaş'ı rezil bir şekilde yönetmeni de geçtim, şu matematik hesaplarından vazgeç bari! Periyodik olarak şu şu kadar bilmem ne eder açıklamalarından bıktım, bıktık. Delgado 2 Alex eder, İbrahim Üzülmez Carlos kadar iyi, Gordon Dünya'daki en iyi defans, bilmem ne bilmem ne.. En sonunda da Bobo'nun Guiza'dan 3 gömlek üstün olduğunu bildirmiş Sinan Engin hazretleri! Sen Beşiktaş yöneticisi misin, yoksa Fenerbahçe mi? Fenerbahçe transferlerini takip ettiğin kadar, Beşiktaş ile ilgilenseydin söylediklerin belki sadece lafta kalmazdı. Ayrıca sonunda Fenerbahçe'de Sinan Engin'in bu tavırlarından baya bir rahatsız olmuş olacak ki resmi sitelerinde Sinan Engin ile ilgili bir açıklama yayınlamışlar. Şimdi Sinan Engin pek gecikmeden bir cevap yetiştirir, sonra yine Fenerbahçe, sonra yine Sinan Engin... Uzar gider. Bizler de daha sezon başlamadan başlayan Fenerbahçe-Galatasaray-Beşiktaş kavgalarına başlangıç yaparız...

ABD Hazırlık Maçları

2008 Pekin Olimpiyatları'nın en büyük favorilerinden birisi olarak gösterilen ABD Milli Takımı, hazırlık döneminde 5 tane hazırlık maçı oynayacak. Bunların içinde Türkiye ile yapacakları maç da var. Ayrıca tüm maçları Ntvspor naklen yayınlayacak. Fazla uzatmadan ABD'nin yıldızlar topluluğundan oluşan kadrosunu ve hazırlık maçları programını verelim... 12 kişilik ABD kadrosu:

Carmelo Anthony(Denver Nuggets), Carlos Boozer(Utah Jazz), Chris Bosh(Toronto Raptors), Kobe Bryant(Los Angeles Lakers), Dwight Howard(Orlando Magic), Lebron James(Cleveland Cavaliers), Jason Kidd(Dallas Mavericks), Chris Paul(New Orleans Hornets), Tayshaun Prince(Detroit Pistons), Michael Redd(Milwaukee Bucks), Dwyane Wade(Miami Heat), Deron Williams (Utah Jazz).

Hazırlık maçları programı:

26 Temmuz / ABD-Kanada
31 Temmuz / ABD-Türkiye
1 Ağustos / ABD-Litvanya
3 Ağustos / ABD-Rusya
5 Ağustos / ABD-Avusturalya

Fenerbahçe 2008-2009 Sezonu Formaları










Parfüm Hırsızlığı

Evet sonunda bu da oldu futbolun içinde.. İsrail kulübü Bnei Sakhnin'in teknik direktör ve 5 futbolcusu havaalanında hırsızlık yaparken yakalandı.. Üstelik Intertoto Kupası'nda Deportivo La Caruna ile İspanya'ya maç yapmaya giderken havaalanında! Yakalanmışlar ve bir süre sorgulanmışlar orada.. Daha sonra uçağı yani maçı kaçırmamaları için geri döndüklerinde ifade vermek kaydıyla serbest bırakılmışlar.. Intertoto Kupası'nda mücadele eden takımının teknik direktörünün ve futbolcusunun çaldığı parfümün değeri neymiş biliyor musunuz? 4 bin dolar...

25 Temmuz 2008 Cuma

Gökhan Ünal

Gökhan Ünal 3 sene önce Kayserispor adına 25 gol atarak gol kralı oldu. Adı o sezona kadar pek işitilmeyen Gökhan Ünal'ın değeri 1-2 sezon içinde yukarı fırladı. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzon ve birçok kulüp Gökhan Ünal'ı almak için sıraya girdi.. Kayserispor satmayacağız diye kesin dille açıklama yaptı, Gökhan Ünal ve Mehmet Topuz için o zamanlar.. Geçen yıl işi abartıp "SATMAYACAĞIZ" afişleri bile yaptırmışlardı.

Son durumda Mehmet Topuz Kayserispor ile yola devam etse de Kayserispor yönetimi ile anlaşma sağlayamayan Gökhan Ünal 6 milyon euro gibi çok yüksek bir bonservis bedeliyle Trabzonspor'un yolunu tuttu. Bu sene yaklaşık 25-30 transfer yapan ve yeni bir yapılanmaya giden Trabzonspor'un parçalarından biri olacak. Açıkçası gol kralı olduğu zamanlar baya bir sempati duymuştum kendisine ama geçen seneki performansı ondan önceki yıllara göre kötüydü.
Bu arada yukarıdaki resim nereden diye merak edenler olabilir, açıklayayım. Birkaç gün önce bir barda çekilmiş görüntüsü.. Sabaha kadar vur patlasın çal oynasın diye eğlenmiş. Hatta iyice aşmış, işin DJ'lik boyutuna da girmiş. Bunları eleştirme manasında söylemiyorum. Sadece resmi açıklıyorum. Dediklerimi eleştirisel algılamayın diye bunu açıklamaya gerek duydum.
Resimde de baya değişik çıkmış ayrıca...

24 Temmuz 2008 Perşembe

Serkan Çalık

Serkan Çalık hakkında söylemek istediğim şeyler var. Nereden esti bilmiyorum, ama yazmak geldi bu konuyu içimden...

Serkan Çalık ve onun tarzı futbolcular Türkiye'deki 3 büyük kulüpte fazla şans bulacak tarzda futbolcular değiller (biraz sert bir giriş mi oldu ne?). Sezon içinde bazı maçlarda elbette kullanılabilir ama sürekli oynayamazlar.

Nedenine gelelim. Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe.. Bu 3 takımda ligdeki bütün maçlarda tamamen hücuma dönük futbol oynarlar, karşılarındaki Anadolu takımı kendilerini zorlayamadıkları için. Bu tarz maçlarda da ufak, hızlı, çabuk, etkili şut çekemeyen yani tam kontraatak futbolcusu diyebileceğimiz isimler işinize pek yaramazlar. Karşıdaki takım muhtelemen 6-7 kişiyle kapanacak, bu adamlar da o savunmanın arasında kaybolup gidecek.
Nerede işe yarar peki? Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası gibi Avrupa arenasındaki zorlu maçların bazılarında kullanılabilirler. Veya derbi deplasmanlarında kullanılabilirler. Böyle maçlarda karşı defansı çok da güzel dağıtırlar.
Serkan Çalık'ın bu seneki maçlarından örnek verelim bu dediğimize hatta. Türkiye Kupası'nda ŞSS'de oynanan maç. Serkan, 0-0 biten maçta Fenerbahçe defansını hayattan bezdirmişti. Son dakikalarda Lugano'yu da oyundan attırmıştı.. Maçtan sonra yaptığı açıklamada, Fenerbahçe'nin Brezilyalılarını izlemeye gelen Dunga'da en beğendiği oyuncu olarak Serkan Çalık'ı söylemişti. Daha doğrusu kendisi " 61 numarayı çok beğendim " demişti.
Yine aynı şekilde bir Panionios maçı var. Defansif bir oyun planı ile çıkmıştı Galatasaray, Yunanlılar karşısına. Kontraatak oynamaya çalışmıştı. Ve ikinci yarının başında savunmanın arkasına sızıp, Serkan önce kendi atıyordu, pek geçmeden bir daha arkaya sızıp bir de penaltı yaratıyordu. Yani, maçı 10 dakikada koparan isim oluyordu.

Tersine bir örnek verelim bir de. Kupada Ali Sami Yen'deki rövanş maçı. Maç 1-1 gidiyor, Galatasaray'a gol lazım. Tur gidiyor, Galatasaray telaş içinde. Kalli'nin de telaşı belli. Elinde ne kadar forvet varsa sürüyor sahaya, sürüyor sahaya.

O maçta 9 kişi kaldıktan ve 1-1 den sonra bırakın hücum etmeyi, orta sahayı bile geçmeye tenezzül etmeyen bir Fenerbahçe vardı. Bu dakikalarda oyuna giren, Serkan 2 hafta önce oynadığı futbolun, çeyreğini oynayamıyordu. Doğaldı bu, oynayamazdı da zaten. Tamamen ceza sahasına gömülmüş Fenerbahçe defansının arasında ezilip gitmişti.

Kısacası; her takıma böyle bir oyuncu gerekir, işinize yarar. Büyük takımsanız liginizde oynadığınız takımlar size karşı katı savunma uyguluyorsa, az oynar sene içinde ama doğru maçlarda (Derbiler, Avrupa) kullanırsanız istediğiniz performansı alırsınız bu tarz oyunculardan.

Galatasaray'da ne yapar? Bu sene Galatasaray'da forma şansı bulması çok çok zor. Paslanmaması için en azından bu sene kiralanması lazım, bir Anadolu takımına. Kiralık giderse gideceği takımda, iyi bir sezon geçirirse Galatasaray'da elbet ona yer açılır, forma şansı verilir. Ancak bu sezon yabancı bir forvet daha alınacağını hesaba katarsak, bu sezonu ziyan olur şu Galatasaray kadrosunda.

Aziz Yıldırım-Emre Belözoğlu


23 Temmuz 2008 Çarşamba

Emana Real Betis'de

Toulouse'da 6 senede 199 Fransa Ligi maçı oynayan Achille Emana, 7 milyon euro gibi yüksek bir bonservis ücreti karşılığında Fenerbahçe'den ayrılan Mehmet Aurelio'nun takımı Real Betis'in yolunu tuttu.

Real Betis böylelikle Türk Milli Takımının değişilmez oyuncusu Mehmet Aurelio ve Fransa'da tam bir istikrar abidesi olan Achille Emana'yı transfer ederek oldukça sağlam bir orta saha kurmuş oldu. Real Betis bu 2 transferden önce Valencia'dan İspanyol Sisi'yi de kadrosuna katmıştı. Biz de sıradaki diye soruyoruz o halde?

Dellas Ortada Kaldı

Roma'da ve özelikle Avrupa Şampiyonu olan Yunanistan kadrosuyla beraber adını duymaya başladığımız Traianos Dellas bugün kulübü AEK ile olan sözleşmesini feshetmiş.

Kariyerinde 45 kez Yunanistan forması giymiş ve Roma'da da 3 sene oynamış Dellas'ın yaşı da göz önüne alınırsa (32) son kontratını imzalayacağı aşikar gideceği kulüple. Bakalım 1.96 boylu dev stoperin, son durağı neresi olacak?

Ne Yaptın Ayhan

Galatasaray bu akşam Almanya hazırlık kampının son maçında Belçika'nın Gent takımı ile karşılaştı. Maç 0-0 bitti, oyun da aynı skor gibi tuzsuzmuş, özetten izlediğim kadarıyla. Mesele de bu değil zaten.. Daha geçtiğimiz hafta yeni kaptanlar belirlenmişti Galatasaray'da. 1.kaptan Ümit, 2.kaptan Hasan, 3.kaptanda Ayhan olmuştu. Bugünkü maçta Ümit ve Hasan'ın sahada olmamalarından dolayı Ayhan sahaya kaptan olarak çıktı. Ama maçta hiç de bir kaptana yakışmayacak, hatta hiç bir sporcuya yakışmayacak bir hareket yaptı. Maçın sonlarına doğru gelirken, kaybettiği topun ardından bir hışımla rakibine tekmeyi salladı. Kırmızı kartı gördü. Mesele bu da değil. Karşındaki futbolcu senin meslektaşın Ayhan. İlk başta buna saygı duyman gerekiyor. Attığı tekme futbol hayatı bitirecek cinstendi. Ah be kaptan, böyle mi örnek olacaksın gencecik çocuklara?